Kültür avcıları devam edecek

 

 Yücel Kültür Vakfı’nın kültür ve sanatı gençler için ulaşılabilir kılmak ve hayatlarının bir parçası haline getirmek için 2015 yılından bu yana devam ettirdiğimiz  “Kültür Avcıları”  projesine pandemi nedeniyle zorunlu olarak ara verdik.

 Covid-19 Salgınından Kültür ve Sanatın Her Alanı Olumsuz Etkilendi!

 İlk olarak 1 Aralık 2019 tarihinde Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkan Covid-19 salgını,  ülkemizde ilk vakanın 11 Mart 2019 tarihinde görülmesiyle virüsün bulaştırıcı etkisini azaltmak amacıyla ülkemizde de birçok kısıtlayıcı önlem alındı.

 Korona virüs salgını; gündelik yaşantımızı, düşünce biçimlerimizi derinden etkilediği gibi  Covid-19 salgınıyla  birçok sektör durma noktasına geldi. Kültür sanat sektörü bunların başında geliyor. Salgın nedeniyle pek çok uluslararası festival ileri bir tarihe ertelendi, tiyatrolar perdelerini kapadı, müzisyenler dinleyicileriyle buluşamadı, galeriler tek tek faaliyetlerine son verdi.

 Pandemiyle Birlikte Sanat

  ‘’Sanatın iyileştirici gücüne inanan’’ birçok kültür ve sanat kurumu sanat severlerin de desteğiyle etkinliklerini çevrimiçi platformlarda, sosyal medya hesaplarından canlı yayınlarla izleyiciyle buluşmaya devam ediyor.

 Yücel Kültür Vakfı Pandemi Sürecini Nasıl Geçiriyor?

 Ykv olarak 16 Mart itibariyle uzaktan çalışma modeline geçtik.

 Nisan ayı itibariyle mesleğinde duayen olmuş isimlerle; Yoga’dan bilişime, gönüllülük çalışmalarından pandeminin insan psikolojisi üzerindeki etkisine, Esc Eğitimlerinden işaret Dili Eğitimlerine  ve birbirinden farklı konularla çevrimiçi söyleşiler gerçekleştirdik.

  Bununla birlikte gençlerin İngilizce pratik yapmaları, yabancı dilde iletişim kurmaları ve mevcut seviyelerini korumalarını sağlamak amacıyla Haziran ayı itibariyle farkı seviyelerde İngilizce Konuşma Kulübü’müzü kurduk.

 Sen de yaptıklarımız hakkında bilgi sahibi olmak istersen ;

Facebook, Instagram, Twitter sosyal medya hesaplarımızı takip edebilir ve aylık olarak gönderdiğimiz e-bültenimize üye olmak için mail atabilirsiniz.

 

 

 

Çevrimiçi gösterimleri izleme rehberi

Çevrimiçi Gösterimlerin içeriğine nereden erişeceğim?

İstanbul Modern Sinema çevrimiçi gösterimleri, istanbulmodern.org internet adresi üzerinden yapılmaktadır. Site içerisinde bulunan Sinema sekmesinde, Güncel Program bölümüne tıklayarak gösterimdeki filmlere erişebilirsiniz.
 

Filmleri nasıl izleyebilirim?

www.istanbulmodern.org’da Sinema sekmesindeki Güncel Program bölümüne girdikten sonra filmlerin her biri için ayrılmış olan sayfalardan ilgili bilgileri alabilir, izlemek için kayıt olabilirsiniz.

İlgili sayfada yer alan KAYIT OLMAK İÇİN TIKLAYIN butonuna tıklayarak kayıt formunu doldurunuz. Vermiş olduğunuz e-posta adresinize gönderilecek izleme bağlantısı ve şifre ile filmi izleyebilirsiniz. İzlemek istediğiniz her film için filme ait ilgili sayfadan yeni bir form doldurmanız gerekmektedir. 

Gösterimler ücretsiz olup, kontenjanla sınırlıdır ve yalnızca Türkiye’deki izleyicilere açıktır.
 

Gösterimlerin kayıt formlarına ne zaman erişebilirim?

Filmlere gösterim programında belirtilen tarih-saat aralıklarında kayıt olabilirsiniz.

 

Film için kayıt oldum ancak e-posta gelmedi. Ne yapabilirim?

Kayıt formunda e-posta adresinizi doğru girdiğinizden emin olun. Posta kutunuzun “istenmeyen/junk” bölmesini kontrol edin. E-posta gelmediyse sinema@istanbulmodern.org adresinden bize ulaşabilirsiniz. En kısa sürede size geri dönüş yapılacaktır.
 

Filmi durdurup yeniden izleyebilir miyim?

Evet, kayıt olduktan sonra size gönderilen e-postada yer alan bağlantı ve şifreleri kullanarak, filmin yayında olduğu süre boyunca filmi durdurup izlemeye devam edebilirsiniz. Filmin yayında olduğu süreyi gösterim takviminde bulabilirsiniz. 

 

Filmleri yurt dışından izleyebilir miyim?

Gösterimler telif hakları kuralları ve yasal gereksinimler gereği yalnızca Türkiye’deki izleyicilere açıktır.

 

Teknik aksaklıklar yaşıyorum. Kiminle iletişime geçebilirim?

Öncelikle aşağıdaki önerilere göz atın. Sorun çözülemiyorsa, sinema@istanbulmodern.org adresinden bize ulaşabilirsiniz.

  • Siteden çıkın, şifrenizle yeniden girin ve filmi başlatın.
  • Tarayıcıyı (Chrome, Firefox ya da Edge) açıp kapayın.
  • Bilgisayarınızı yeniden başlatın.
  • Modeminizi kapayıp açın.
  • Tarayıcınızın en güncel versiyonunu kullandığınızdan emin olun.
  • Bilgisayarda çalışan başka bir program veya internet yükünü kullanan (aynı anda bir indirme işlemi yapan) bir program olup olmadığını kontrol edin.
  • Bilgisayar ağınızda veri indiren başka bir cihaz olup olmadığını kontrol edin.
  • Farklı bir tarayıcı deneyin.
  • Ad blocker (reklam engelleyici) varsa kapatın. Bu programlar ağ hızını etkileyebilir.

Sorunlarım çözülmedi, ne yapabilirim?

Lütfen sinema@istanbulmodern.org adresine bir e-posta gönderin.

KA Sistemi Nasıldır



Gençlerimizin Sanat ve Kültür etkinlikleri ile buluşması
için yeni bir Kampanya başlamıştır.


Dünya emekçi, kadınlar günü nedeni ile İLK 100 Genç Yıllık 50 TL olan Proje katılım bedelini ödemeden Kültür Avcısı olabilir, sanata kolay erişim fırsatından yararlanabilir.

Kültür ve Sanatı hayatınıza daha kolay erişilebilir kılmak için çalışıyoruz.

Cultheater-Kültür ve Tiyatro Araştırmaları Derneği ile Yücel Kültür Vakfı ortaklığında yürütülen Tiyatro Okuryazarlığı Atölyelerinin birinci ayağı Oyun Atölyesi’nin Woyzeck oyunu ile gerçekleştirildi. Proje kapsamında, İstanbul Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Bilgi Üniversitesi, Sabancı Üniversitesi ve Koç Üniversitesi öğrencilerinden oluşan katılımcılar 25 Kasım’da Oyun Atölyesi’nin Woyzeck oyununu izlediler. Oyun sonrası oyunun yönetmeni Muharrem Özcan, oyunculardan Sinan Arslan ve Numan Aydın’la bir saatlik bir söyleşi gerçekleştirildi.
Söyleşi sonrası Kadıköy İDEA’da Boğaziçi Üniversitesi’nden Esra Dicle Başbuğ’un yürütücülüğünde ve TiyatroİLKYAZ’dan yazar ve oyuncuların katılımıyla gerçekleştirilen 2.5 saatlik atölyede oyunun edebi, dramaturjik ve biçimsel bağlamları ele alındı. Oyun metni ile ekibin yaptığı uyarlamanın karşılaştırmalı analizi yapılarak oyunun reji tercihleri ve sahnelemesi değerlendirildi.
Şimdi söz atölye katılımcılarında;
Orhun Cebeci:
 ‘’Tiyatro Okuryazarlığı Atölyesi kapsamında Oyun Atölyesi’nin Woyzeck oyunu seyredildi. Oyun yaklaşık bir saat süren ve oyuncuların oyun boyunca zemini su olan bir sahne üzerinde olduğu dinamik bir yapıya sahipti. Oyunculardan Woyzeck dışındakiler neredeyse oyunun tamamında toplu bir şekilde stilize hareketler, danslar sergileyerek sahneleri birbirine bağladılar. Toplumsal olan ve bilinç altı ilişkisi açısından reji buluşlarına olanak sağlasa da bu tercih, oyunun episodik yapısını kırmış bununla beraber de seyircinin nefes alıp düşünmesine engel olmuş. Oyunculuk tercihi bağlamında Woyzeck ve Marie dışındaki odaklar stilize hatta yer yer grotesk üslüplar kullanarak onlardan ayrıştırılmaya çalışılmış. Marie’nin de bilinçli bir tercih olarak kimi zamanlarda bu toplumsal odakların üslubunayaklaştığı görülebilmekteydi. Oyundan sonra yapılan tartışmada yukarıda bahsedilenlere ek olarak oyunla alakalı bazı eksiklikler tespit edildi. Metnin en güçlü unsuru olan dil üzerine yeterince düşünülmediği bunun de en çok karakter dramaturjileri üzerinden kendini dışavurduğu konuşuldu. Örneğin oyunun başında Yüzbaşı ve Woyzeck sahnesinde Yüzbaşının kulllandığı dilin neden otomatlaşmış olduğuna dair soruların sorulmamış gibi gözüktüğü ya da gösterilemediği örneği verildi. Bir başka örnek olarak ikinci sahnede, metinde Woyzeck karakteri ile bir kontrast yaratarak onu tartışmaya açan Andres karakteri de Woyzeck’e yakın hatta onun daha abartılmış bir hali gibi çizilmişti. Bu yüzden de o sahnede asıl tartıştırılmak istenenin kaybolduğu konuşuldu. Metnin tamamlanmamış olduğu düşünülmesine rağmen Woyzeck’in Marie’yi öldürdüğü bıçağı her seferinde daha uzağa atarak boğulması gibi etkili bir sahneyi, Woyzeck’in kendini doğrudan öldürdüğü bir sahneye çevirmenin iyi bir tercih olmadığı eleştirisi yapıldı. Oyuna dair olumlu bir görüş olarak Marie’yi oynayan oyuncunun karakterle kurduğu ilişki verildi. Fakat oyun metninin başta bahsedilen zorluğu ve sergilenen oyunun kendisinde de Woyzeck ve Marie ilişkisi gibi önemli noktaların kaçırılmış olması sebebiyle Marie karakterine olan oyuncu yaklaşımı tek başına yeterli olamamıştı. Bunun önüne geçmek için Marie’yi etkileyen toplumsal odaklar üzerine daha çok düşünmek ve oyunda bu unsuru daha çok öne çıkarmak gerekiyor gibi duruyor. Öte yandan her yıl yüzlerce kadının erkekler tarafından öldürüldüğü ülkemiz koşullarında bu oyunu oynarken çok daha dikkatli yaklaşılması gerekiyor. Çünkü Woyzeck karakterinin toplum gerçekliğinin esiri olmuş, kendi iradesi olmayan zavallı bir erkek; Marie’ninse kocasına acımayan şeytan bir kadın olduğu yorumuna düşmek oldukça olası. Bu cinayetin eninde sonunda Woyzeck tarafından gerçekleştirilen bilinçli bir eylem olduğunun gösterilmesi buna bir çözüm olabilir mi? Ya da bunu yapmak mümkün müdür? Atölyenin kendisi ise bir oyunun analizi ve yorumlanması açısından çok faydalıydı. Bunda Esra Dicle Başbuğ’un hazırlığının ve yürütücülüğünün katkısı aşikar. Diğer taraftan, farklı tiyatro gruplarından insanların yanı sıra, aktif tiyatro yapmayan izleyicileri de bir araya getirmesi sebebiyle de güzel bir atölye oldu. Tekrarlarının olması ümidiyle, emeği geçen herkese teşekkürler...
Fikri Büber‘’Öncelikle atölyenin izlediğimiz oyun özelinde yorum ve analiz yapma perspektfimi ciddi ölçüde olumlu etkilediğini belirteyim. Oyunla ilgili en temelde Woyzeck karakterinin ‘deliliği’nin nasıl toplumsal süreçlerden geçerek yaratıldığını sahne üzerinde göremememiz bir eksiklik olarak göze çarpıyor. Woyzeck metninde işlenen doğaya, insana, toplumsal rollere yabancılaşma hali ve bunun dil üzerindeki etkisi kaybedilen bir diğer unsur olmuş sahnelemede. Bununla birlikte oyunun parçalı yapısı sahne üzerinde akışkan bir hale başarılı bir şekilde getirilmiş. Fakat bunun da karakter dönüşümlerini takip edebilmek anlamında negatif etkileri olduğunu belirtmek gerekiyor. Oyun eğer ele alınacaksa Woyzeck-Marie ilişkisinin boyutlandırılması temel bir dramaturjik nokta olarak karşımıza çıkıyor.
Atölyenin moderasyon ve tartışmaları toparlama anlamında çok efektif olduğunu düşünüyorum. Belki önümüzdeki atölyelerde atölyede tartışılan konular inisiyatif alınıp eleştiri yazısı formatına dönüştürülebilir. Üniversite tiyatroları çevresinde gelişkin bir fuaye kültürünün şu an hemen yok denecek durumda olmasının yanı sıra eleştiri yazısı yazman kültürü de neredeyse kalmamış durumda. Bu atölye serilerinin devam etmesi ve tartışma-yazı yazma kültürünü derinleştirmesi üniversitede tiyatro yapan insanlar için entelektüel anlamda çok eğitici olacaktır.’’