Gün geçmiyor ki alternatif müziğe marjinal isimli bir grup eklenmesin.
"Eski Dostum Tankla Gelmiş" albümüyle dikkat çeken Adamlar, özellikle dinamik performanslarıyla tanınıyor. İkinci albümleri "Rüyalarda Buruşmuşuz"u 2016’da yayımlayan ekip, pek çok janrı Türkçe sözlerle bir araya getirerek kompakt bir müzik deneyimi sunuyor. Vokal ve gitarda Tolga Akdoğan, elektrik gitarda Emre Malikler, bas gitarda Can Aydemir ve davulda Berkan Tilavel'den oluşan Adamlar, 29 Kasım'da If Performance Hall sahnesinde Kültür Avcıları'nı adeta coşturdu.Simdi Söz Tiyatro Okuryazarlığı Atölyesi Katılımcılarında!
Cultheater-Kültür ve Tiyatro
Araştırmaları Derneği ile Yücel Kültür Vakfı ortaklığında yürütülen Tiyatro
Okuryazarlığı Atölyelerinin birinci ayağı Oyun Atölyesi’nin Woyzeck oyunu ile
gerçekleştirildi.
Proje kapsamında, İstanbul
Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Bilgi Üniversitesi, Sabancı
Üniversitesi ve Koç Üniversitesi öğrencilerinden oluşan katılımcılar 25
Kasım’da Oyun Atölyesi’nin Woyzeck oyununu izlediler. Oyun sonrası oyunun
yönetmeni Muharrem Özcan, oyunculardan Sinan Arslan ve Numan Aydın’la bir
saatlik bir söyleşi gerçekleştirildi.
Söyleşi sonrası Kadıköy İDEA’da
Boğaziçi Üniversitesi’nden Esra Dicle Başbuğ’un yürütücülüğünde ve
TiyatroİLKYAZ’dan yazar ve oyuncuların katılımıyla gerçekleştirilen 2.5 saatlik
atölyede oyunun edebi, dramaturjik ve biçimsel bağlamları ele alındı. Oyun
metni ile ekibin yaptığı uyarlamanın karşılaştırmalı analizi yapılarak oyunun
reji tercihleri ve sahnelemesi değerlendirildi.
Şimdi söz atölye katılımcılarında;
Orhun Cebeci: ‘’Tiyatro Okuryazarlığı Atölyesi
kapsamında Oyun Atölyesi’nin Woyzeck oyunu seyredildi. Oyun yaklaşık bir saat
süren ve oyuncuların oyun boyunca zemini su olan bir sahne üzerinde olduğu
dinamik bir yapıya sahipti. Oyunculardan Woyzeck dışındakiler neredeyse oyunun
tamamında toplu bir şekilde stilize hareketler, danslar sergileyerek sahneleri
birbirine bağladılar. Toplumsal olan ve bilinç altı ilişkisi açısından reji
buluşlarına olanak sağlasa da bu tercih, oyunun episodik yapısını kırmış
bununla beraber de seyircinin nefes alıp düşünmesine engel olmuş. Oyunculuk
tercihi bağlamında Woyzeck ve Marie dışındaki odaklar stilize hatta yer yer
grotesk üslüplar kullanarak onlardan ayrıştırılmaya çalışılmış. Marie’nin de
bilinçli bir tercih olarak kimi zamanlarda bu toplumsal odakların
üslubunayaklaştığı görülebilmekteydi. Oyundan sonra yapılan tartışmada yukarıda
bahsedilenlere ek olarak oyunla alakalı bazı eksiklikler tespit edildi. Metnin
en güçlü unsuru olan dil üzerine yeterince düşünülmediği bunun de en çok
karakter dramaturjileri üzerinden kendini dışavurduğu konuşuldu. Örneğin oyunun
başında Yüzbaşı ve Woyzeck sahnesinde Yüzbaşının kulllandığı dilin neden
otomatlaşmış olduğuna dair soruların sorulmamış gibi gözüktüğü ya da
gösterilemediği örneği verildi. Bir başka örnek olarak ikinci sahnede, metinde
Woyzeck karakteri ile bir kontrast yaratarak onu tartışmaya açan Andres
karakteri de Woyzeck’e yakın hatta onun daha abartılmış bir hali gibi
çizilmişti. Bu yüzden de o sahnede asıl tartıştırılmak istenenin kaybolduğu
konuşuldu. Metnin tamamlanmamış olduğu düşünülmesine rağmen Woyzeck’in Marie’yi
öldürdüğü bıçağı her seferinde daha uzağa atarak boğulması gibi etkili bir
sahneyi, Woyzeck’in kendini doğrudan öldürdüğü bir sahneye çevirmenin iyi bir
tercih olmadığı eleştirisi yapıldı. Oyuna dair olumlu bir görüş olarak Marie’yi
oynayan oyuncunun karakterle kurduğu ilişki verildi. Fakat oyun metninin başta
bahsedilen zorluğu ve sergilenen oyunun kendisinde de Woyzeck ve Marie ilişkisi
gibi önemli noktaların kaçırılmış olması sebebiyle Marie karakterine olan
oyuncu yaklaşımı tek başına yeterli olamamıştı. Bunun önüne geçmek için
Marie’yi etkileyen toplumsal odaklar üzerine daha çok düşünmek ve oyunda bu
unsuru daha çok öne çıkarmak gerekiyor gibi duruyor. Öte yandan her yıl
yüzlerce kadının erkekler tarafından öldürüldüğü ülkemiz koşullarında bu oyunu
oynarken çok daha dikkatli yaklaşılması gerekiyor. Çünkü Woyzeck karakterinin
toplum gerçekliğinin esiri olmuş, kendi iradesi olmayan zavallı bir erkek;
Marie’ninse kocasına acımayan şeytan bir kadın olduğu yorumuna düşmek oldukça
olası. Bu cinayetin eninde sonunda Woyzeck tarafından gerçekleştirilen bilinçli
bir eylem olduğunun gösterilmesi buna bir çözüm olabilir mi? Ya da bunu yapmak
mümkün müdür? Atölyenin kendisi ise bir oyunun analizi ve yorumlanması
açısından çok faydalıydı. Bunda Esra Dicle Başbuğ’un hazırlığının ve
yürütücülüğünün katkısı aşikar. Diğer taraftan, farklı tiyatro gruplarından
insanların yanı sıra, aktif tiyatro yapmayan izleyicileri de bir araya
getirmesi sebebiyle de güzel bir atölye oldu. Tekrarlarının olması ümidiyle,
emeği geçen herkese teşekkürler...
Fikri Büber:
‘’Öncelikle atölyenin izlediğimiz oyun özelinde yorum ve analiz yapma
perspektfimi ciddi ölçüde olumlu etkilediğini belirteyim. Oyunla ilgili en
temelde Woyzeck karakterinin ‘deliliği’nin nasıl toplumsal süreçlerden geçerek
yaratıldığını sahne üzerinde göremememiz bir eksiklik olarak göze çarpıyor.
Woyzeck metninde işlenen doğaya, insana, toplumsal rollere yabancılaşma hali ve
bunun dil üzerindeki etkisi kaybedilen bir diğer unsur olmuş sahnelemede.
Bununla birlikte oyunun parçalı yapısı sahne üzerinde akışkan bir hale başarılı
bir şekilde getirilmiş. Fakat bunun da karakter dönüşümlerini takip edebilmek
anlamında negatif etkileri olduğunu belirtmek gerekiyor. Oyun eğer ele
alınacaksa Woyzeck-Marie ilişkisinin boyutlandırılması temel bir dramaturjik
nokta olarak karşımıza çıkıyor.
Atölyenin moderasyon ve tartışmaları toparlama
anlamında çok efektif olduğunu düşünüyorum. Belki önümüzdeki atölyelerde
atölyede tartışılan konular inisiyatif alınıp eleştiri yazısı formatına
dönüştürülebilir. Üniversite tiyatroları çevresinde gelişkin bir fuaye
kültürünün şu an hemen yok denecek durumda olmasının yanı sıra eleştiri yazısı
yazman kültürü de neredeyse kalmamış durumda. Bu atölye serilerinin devam
etmesi ve tartışma-yazı yazma kültürünü derinleştirmesi üniversitede tiyatro
yapan insanlar için entelektüel anlamda çok eğitici olacaktır.’’
Bir sonraki atölyede sen de katılmcı olmak istersen takipte kal!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)